21 Şubat 2011 Pazartesi

HAYATIN İÇİNDEN - 14 ŞUBAT



"AŞK" İNSAN RUHUNUN DOKTORA YAPMIŞ ŞEKLİDİR
14.02.2011
Siz hiçbir insanı, daha yanından ayrılırken özlemeye başladınız mı? Başka bir insanda soğuk bir gülümseme ya da kızgın bir bakışla karşılayacaklarınız, çocuğunuzun sevimli haşarılıkları gibi gözüktü mü gözünüze? Havaalanında süresiz ertelemeli bir uçağı beklermişçesine yaşadığınız hayatınız, anlamlı bir bekleyişe döndü mü birdenbire? Bir insanın omzunda, sanki hep oradaymışsınız, hep orada kalacakmışsınız gibi tanıdık bir güvenle, sarılıp uyudunuz mu gündüz vakti? Onca zaman biriktirdiğiniz, anlatmak için çıldırdığınız söylenmemişlerin sıkıntısı çöktü mü hiç ayrılık vakti içinize? Sabahın kör karanlığı olduğunu unutarak, kapalı çiçekçilere kızıp, bahçe aradınız mı etrafınızda, çiçek çalıp sevilene götürmek için? Af dileyecek, affedecek kadar cesur oldunuz mu, yapılan büyük bir hata karşısında? Dünyadaki bütün "en"lerden uzak, ne en güzel, ne en akıllı, ne de başka bir "en" olmayan insan, sadece külkedisine uyan bir ayakkabı gibi sarıverdi mi benliğinizi yaşamınızın bir döneminde? Geleceğinizin söylenecek tek bir sözcüğe bağlı olduğunu hissettiğiniz bir karar anınız oldu mu sizin de?
Bir erkeğin sesinde, bir kadının gülüşünde, ürpertiyle, hem çokluğu hem yokluğu hissettiniz mi hiç?
Havaları bahane etmeden, sevildiğiniz için değil, sevmeye değer olduğu için de değil, yürekten, yüreğinizin kocamanlığının bile yetemezliğiyle, tomurcuklar üzerindeki çiğin tazeliğinde, yüzyıllık ağacın kararlılığında, daldaki kuşun sevincinde, söylenmiş bütün aşk öykülerinin ötesinde, daha dokunmadan sıcaklık yayılan bedeninizle, sevdiniz mi hiç?

Sevgi arıyoruz. Elbette haklıyız. İstediğimiz sadece bir yudum sevgi. En zor anlarımızda yaslanılacak bir omuz, tutulacak bir el, öpülecek bir dudak, sarılacak bir beden, keyfini sürecek bir parça haz, bir insanın hep yanında olduğunu hissettirecek güven, birlikte bir şeyler yapmak, birbirinizin yanında olduğunuz zamanlar hoş şeyler paylaşmak… Güzel şeyler bunlar. İnsana insan olduğunu hatırlatan, kadınla erkeği yakınlaştıran şeyler...
Sadece bir yudum sevgi istiyoruz. Bizim gibilere hayatın her alanında rastlıyorum. Dostlarım, arkadaşlarım yakınlarım çevrem herkes sevgi peşinde… Dahası koca bir ülke bir yudum sevginin peşine düşmüş. Tamam, diyelim ki şanslıyız ve bulduk aradığımız sevgiyi. Peki, sonra ne yapacağız? Ne yapacağız ki elimizden uçup gitmesin bir kuş gibi?
Ben söyleyebilirim. Çok azımızı dışarıda tutuyorum, söyleyeceklerim ezici çoğunluk için… O aradığınız sevginin değerini bilemeyeceksiniz.
Karşılıksız sevmenin erdemini, hazzını anlayamayacaksınız. Sevgiyi besleyen cesarettir, hoşgörüdür, sabırdır, ilgidir, özendir. Biz bunları da beceremeyeceğiz. Çoğumuzun yüreği, engin bir sevginin altından kalkabilecek kadar büyük değildir. Sevgi neyi ne kadar ve nasıl sevebileceğini bilmektir. Sevgi anlamaktır. Önce kendimizi anlayacağız, sonrada sevdiğimizi… Bu alanda yeteneklerimiz nedir dersiniz? Sevgi olduğu gibi kabul etmektir sevgiliyi. Değiştirmeye uğraşarak şaklabana çevirmemektir sevgi… Sevgi, sevgiliyi kendimize benzetmeye çalışmakta değildir. Sevgi tüketmek değildir baylar bayanlar…
Sevgi çoğaltmaktır! Sevgi paylaşmaktır! Sevgi her şeyi paylaşmaktır. Sadece paylaşmaktır, karşılıksız paylaşmaktır... "Eğer" ile başlayan "çünkü" ile devam eden cümleler olmadan beklentisiz olabilmektir sevgi…
Üzgünüm ama çoğumuz aradığımız sevgiyi bulsak bile çok geçmeden kaybetmeye mahkûmuz!
Çünkü sevmeyi bilmiyoruz...
Sevgide, insan "bir şey olduğu için" değil, "bir şey olmasına rağmen" sevilir. Asıl güzellikte budur, "rağmen sevgi"... Esmeralda, Quasimodo'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına "rağmen" sever. Asil, yakışıklı, zengin delikanlıda Esmeralda'ya çingene olmasına "rağmen" tapar! "Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir. Bunlara 'rağmen' sevilebilir. İnsanların, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmemelidir. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine "rağmen" olduğu gibi, o haliyle sevilmelidir. Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünse bile en değerli gibi sevilebilmelidir.
İnsan, sadece âşık olunca kendini büyülü bir dünyanın içinde bulur. Melek olup gökyüzüne çıkar ve yeryüzünün en anlamlı duygusunu yaşar. Çünkü "AŞK" insan ruhunun doktora yapmış şeklidir.
Şartsız, zamanlı-zamansız, belki önceli ama sonrasız gerçek sevgileri bulmanız ümidiyle...
"Sevgililer Gününüz hep mutlu olsun!"

1 yorum:

  1. İnsanlar kumar oynarlar.Kumar da kazanmak ta vardır,kaybetmekte.Ama herzaman kaybederiz her ne hikmetse.Hayatı kağıda döküp yazdığını,dilleriyle konuşup söylediğini,beyni ile düşünüp yorumladığını zanneden kibir yüklü davranan insan, birgün anlayacak hayatta sadece o kadar zahmetin çekildiği zamanın ne kadar boş olduğunu.Evren,zaman,boşluk affetmez bizi asla aslında bu kocaman uçsuz bucaksız denizinde elbette.Yargılamak cok kolaydır insan için ama bilmelidir ki acaba yargılarken hangi yerde,nerde olduğuna bir baksa?.Kibir ve aşkın aynı yerde olmayacağını anlasaydı bu kadar zamandır tecrübe ve zalimlik etmezdi ona güzel hayat.Ama yargıladı,sorguladı,inanmadı ve taşladı aşkı,sevgiyi zalimce önüne baraj bile dayanmayan su misali.Kusur yargılamaya,hata affetmeye,hayat tecrübeye,öfke kalbe, aşk ise gölgene söyleyecek iki dudağının arasında ki hassas sınır bölgesine götüren sırdır.Hayatı anlamak için sırları çözmeye gerek yoktur anlatır bize zaten kendini görene de görmeyene de.Bazen küçücük bir sarılış ve dokunuş hatta özlem insanı o bütün sıkıntılardan,yargılamalardan,korkulardan,kibirden ve nefretten kurtarır.Ama asla kölelikten vazgeçmez insan hizmet eder onlara taparcasına ve sonunda gelir yolun sonuna.Bakınır ama boşluk vardır sadece derin boşluklar.İşte evren'in bittiği yerdir orası ama sadece intikamları,kibirleri,yok edişlerinin hesap yeridir.Hala çıkışır,hala olmaz der olamaz der ama yanılır.Son durağa gelmiştir.Gidecek ne bir yön,ne bir ses ne de küçücük bir ışık vardır.Herşeyin bittiği yanılgıların olduğu noktadır.Bu yuzden aşk saftır, ona zarar veren herşey bahçenden kopardığın bir çiçeğe vereceğin hesabın deftere yazılmasıdır.Aşk,yoksulluğun ortasında evin çatısına düşen altın yüklü ama aslında içi karla dolu mücevher sandığıdır.Birgün kıymetini bilmemiz
    dileğiyle...

    Unutmayın,Hayat içinde taşıdığın aşka,sevgiye maaş verir.Kötülüğe ve negatife yapılacak her adım maaşını çalan hırsıza duyulacak saygıdan başka birşey olmayacaktır..

    YanıtlaSil