22 Mayıs 2011 Pazar

Zeka gerektiren cevaplar...


MEZAR;
Amerikalı işadamı, Çinliyle alay ederek sormuş:
* Mezarlarınıza koyduğunuz pirinçlerinizi, ölüleriniz ne zaman yiyecek?
Çinli, basını kaldırmadan cevap vermiş:
* Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.

TARİF;
Ekrem Hakkı Ayverdi, sık sık "nasılsınız?" diye soran bir arkadaşına:
* Uzun boylu, mavi gözlü, cevabını vermiş.

NAPOLYON;
Vaktiyle Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon
Bonapart'i bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde
gezdirerek:
* Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek
Ötesini zapt etmeliydiniz, gibi fikirler yürütmeye başlayınca,
Napolyon:
* Evet demiş, onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.


BAYTAR;
Bir toplantıda, zamane gençlerinden biri güya M.
Akif’i küçük düşürmeye çalışıp:
* Affedersiniz, siz baytar mısınız? demiş.
M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
* Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?

YARIŞ;
Bir ihtiyar, yaşlandığı için kendini yormamasını ve istirahat etmesini isteyenlere şu cevabı vermiş:
* Eğer bir yarışa katılmış olsaydınız, hedefinize yaklaştığınızda yavaşlar mıydınız?
LÂF;
Lâfı uzatanlara ne yapmak lâzım diye Farabî'ye sormuşlar, şöyle
Demiş: *Uzun konuşanı kısa dinlemeli.

ELBISE;
İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi'nin üzerinde her
zamanki gibi beyaz örtüsü vardır. Davetten çıkınca bir gazeteci sorar:
* Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?
Gandi, hiç aldırmadan cevap verir:
* Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.

ŞiiR;
Bir semsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirlerini
incelemesi için Shakespeare’ e gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur:
* Dostum, siz şemsiye yapın, hepşemsiye yapın, sadece şemsiye yapın...

SIPA;
Köylü, yeni doğan bir sıpayı kucağına almış evine dönerken, iki ortaokul öğrencisi kendisine takılır ve:
* Hayrola amca, derler. Oğlunu nereye götürüyorsun?
Adam, kendine yapılan bu terbiyesizliğe aldırmamış görünerek cevap verir:
*Okula kaydını yaptıracağım!

VAPUR;
Necip Fazıl Kısakürek vapurla Karaköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp:
* Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik.
Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
* Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş. Yüzerek geçsene karşıya.

KULAK;
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü olan Galile’ye hasımlarından biri:
* Üstad, demiş. Şu kulaklarınız bir insan için biraz büyük değil mi?
Galile:
* Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama seninkiler de bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?

YAMA;
İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralına gönderildiğin de, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış. Kral, bunları görünce dayanamayıp:
* Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı? diye sorunca,
İncili Çavuş:
* Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek cevabını vermiş...