20 Mayıs 2013 Pazartesi

Fısıltı

                                                                           

Genç ve başarılı bir yönetici, lüks arabasıyla bir mahalleden hızlı bir şekilde geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola aniden çıkabilecek çocuklara dikkat etmeden... Arabayla caddeden geçerken hiçbir çocuk görmedi fakat arabasının kapısına bir tuğla atıldığını fark etti. Aniden arabasını durdurarak tuğlanın fırlatıldığı yere geri döndü.

Arabadan indi, orada bulunan küçük bir çocuğu arabaya doğru iterek bağırmaya başladı: —Bunu neden yaptın? Sen de kimsin, ne yaptığının farkında mısın? Bu yeni bir araba ve atmış olduğun bu tuğla bana çok pahalıya mal olacak. Bunu neden yaptın? 

Çocuk yalvararak cevap verdi: —Lütfen efendim, çok üzgünüm ama başka ne yapabilirim bilmiyorum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı. 

Park etmiş bir arabanın arkasını işaret ederken gözyaşları çenesine süzülüyordu. Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü, ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmak için bana yardım eder misin? Benim için çok ağır. Bu durumdan son derece duygulanan  iş adamı, yutkunarak yerdeki genci kaldırdı ve tekerlekli sandalyesine oturttu. Mendili ile çizik ve yaralarını sildi ve önemli bir yarası olup olmadığını kontrol etti.

Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek: —Teşekkür ederim efendim. Tanrı sizi korusun. Genç yönetici giden çocuk ve gencin ardından bakarak arabasına bindi ve o kapıyı hiç tamir etmedi. 


Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı. Tanrı ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur. Bazen dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise size bir tuğla fırlatılır. İster fısıltıyı ister tuğlayı dinleyin… 

Alıntıdır