23 Temmuz 2011 Cumartesi

yara...



Biri, kabuk tutmuş yaralarımızı okşamaya başladığında, cırt diye açılıveriyor ve oluk oluk kanama başlıyor yeniden...
Birine teslim olduğumuzda ve içimizi döktüğümüzde, bedenimiz ve ruhumuz kan içinde kalıveriyor...

O yüzden değil mi içimizi tutmamız?...
Birisine teslim olmaktan korkmamız?...
Ortalıkta tedirgin ve gergin dolanmamız?...
“Anlatsam mı, anlatmasam mı” kararsızlığımız,
“Bu sevgi beni acıtır mı” kuşkularımız...

Her zaman seni üzecek birileri olacaktır...
Yapmamız gereken sevginin bize vadettiklerine güvenmeyi sürdürmek...
Ama kime iki defa güveneceğimizi iyi seçmek... 

nostalji...

Hayatta elde edebileceğiniz her şeyin sonunda çöpe gideceğini anladığınız zaman ağlamak çok kolaydır...


Kendi istediğin gibi yaşayamadıkların ile beraber ölüp gittiğinde,
Çevrenin sana bir yardımı olmayacak...
Bir sevdiğinin elini tutarken yaşadıklarının yanlış olduğunu düşünüp hayıflanma...
Bırak o sevgi senin tüm benliğini sarsın...
Eğer onun gerçekten aradığın olduğuna inanıyorsan; ona sımsıkı sarıl, onu yaşa, onu bırakma...
...
Günün birinde belki anlarsın ne kadar sevdiğini, ne kadar sevebileceğini,
Ne kadar sevildiğini, ne kadar sevilebileceğini...
Ama iş işten geçmiş, sevgilin, seni seven gitmiş, yitmiş olabilir...
İşte o zaman üzülme vaktidir... Yerli yersiz ağlama vaktidir...
İşte o zaman çevrene dönüp, “Şimdi ne yapacağım” diye sorma vaktidir...
Alacağın cevabı sana söyleyeyim güzelim;
“Bilmiyorum” diyecekler, senin dediğin gibi...
Ben biliyorum oysa... Oysa sen de biliyordun...
Hep bildin zaten... Ama öyle olmadın...
...
Ama artık sen de biliyorsun, biliyorsun ki, en azından bir kez gerçekten sevildin
Ve yine biliyorsun ki, bu sevgi bitmeyecek...
En azından ben bitene kadar... O yüzden yaşa...
Doğru bildiğin insanı bul ve onunla yaşa...
Yaşa bu hayatı, limon gibi sömürerek, tüm eksiliğine rağmen tadını alarak yaşa... 

hikaye...



İyi bir hikâyen ve onu anlatacak bir kimsen olduğu sürece, asla gerçekten işin bitmemiştir...

korku...

Korkuyu bilmeyenler gerçekte yürekli değildir...
Çünkü yüreklilik, düşlenebilene karşı koyma gücüdür...
İnsanları çocukmuş gibi görürseniz...
Onları daha iyi anlayabilirsiniz...
Ne denli yaşlı ya da etkileyici olurlarsa olsunlar...
Çünkü çoğumuz hiçbir zaman büyümeyiz... Yalnızca boyumuz uzar...
Mutluluğa ancak beynimizi ve yüreğimizi gücümüz yettiğince etkinleştirdiğimizde ulaşırız...
Hayatın amacı önemli olmaktır... Saygın olmak... Sevmiş olmak... Boşuna yaşamamış olmaktır....