29 Ocak 2011 Cumartesi

ÇOK DANSÖZLÜ DÖNEM!!!!!!!



Türkiye'nin "tek partili dönemden çok partili döneme"
geçişi beklenmedik ölçüde sancısız olmuştur.
Ancak "tek dansözlü dönemden, çok dansözlü döneme" geçiş için aynı şey söylenemez.
Bu geçiş, oldukça travmatik yaşandı çünkü...
Biz ekranların "dansözden arındırılmış bölge" olduğu bir
dönemde yetiştik, der büyüklerimiz...
Sonra bir gün, 1980 yılının son gecesi (yani 12 Eylül'den 3.5 ay sonra)
devlet katından "dansöz seyretme izni" çıktı (yine ne varsa askerden var :))
Haftalar öncesinden dansöz seçimi yapıldı:
Bu "tarihi misyon" için Nesrin Topkapı seçildi.
İyice sarılıp sarmalandı, omuzları şalla, bacakları
şalvarla kapatıldı. Eline boncuklu baston verilip stüdyoya alındı.
Kameralar, en "edepli" görüntü alabilecek şekilde konumlandırıldı.
Ve 1981'nin ilk dakikalarında Nesrin Topkapı belirdi ekranda...
Siyah beyazdı gerçi ama, öyle bir çalkaladı ki
kalçalarını, bizim kuşağın hafızasında rengarenk yer etti.
3 dakikalık bu şölen bittiğinde artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesindi.
* * *
Nitekim olmadı da...
Halkımız her yılbaşı arifesinde "bi daha... bi daha..."
diye tempo tutmaya başladı ve Topkapı yanılmıyorsam 3 yıl
boyunca, bir nevi "devlet sanatçısı" rolünde Türk halkını
elinden tutup bir yıldan öbür yıla "hoplatma" işini üstlendi.
Komikti aslında; devletimiz, yıl boyunca kamu
ekranlarında yasakladığı şeyleri halkına yılbaşı hediyesi olarak veriyor, "Hadi
biraz da sizin istediğiniz olsun bari" deyip yasağın
delinmesine 3 - 5 dakikalığına göz yumuyordu.
Işte böyle bir "devlet terbiyesi" ile yetiştik biz.
Sonra... bir gün geldi, o zamana kadar, dansözü sadece
yılbaşı geceleri, o da uzak bir kameranın merceğinden, şal - şalvar kundağında
görebildiğimiz dönemden, aynı anda 20
kanalda 40 çeşit dansözün cıscıbıldak raksettiği rengarenk bir döneme geçtik.
O kadar ki, - yine hiç unutmam - bir sunucu, gece
haberlerini, çevresinde dönüp duran 3 dansöze el çırparak kapatmıştı.
Onca kıtlıktan sonra, bunca bolluk!..
Böyle bir "kültür şoku"nun etkisiyle yetişmiş bir
nesilden ne fayda bekleyebilirsiniz ki?
* * *
Yılbaşında Tarkan'ın arkasında rakseden Mezdeke'nin
peçesinin, Türkiye'nin dışarıdaki imajına zarar vereceği
uyarısını duyunca "işte o kültür şokuyla yetişmiş kafalardan
biri" dedim kendi kendime...
Yıllar yılı Türkiye seyircisine konan ambargo, şimdi
global ölçekte dünya seyircisinden esirgenmemeliydi.
Öyle de oldu elbette...
"Altı kaval üstü şişhane" denilen kıyafetten "peçe"
atıldı, yerine "Zoro maskesi" takılarak "altı kaval, üstü
Şikago" bir görüntü yaratıldı.
Ağızlar yerine gözler kapatılınca Türkiye'nin imajı kurtarıldı.
Nasıl çok partili rejimimiz müdahalesiz yürüyemiyorsa,
çok dansözlü rejimimiz de müdahalesiz oynayamıyor ne yazık ki...
"Tek dansözden çok dansöze" ani geçişin yarattığı travmadan bunlar hep...
Belki de "az göbekli" bir "geçiş dönemi"ne ihtiyacımız vardı.

İŞTE YİNE BİR GEÇİŞ DÖNEMİ... İYİ DÜŞÜNÜN!
G.Gürer-2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder