14 Mart 2011 Pazartesi

Niye Beni Bir Yere İtelemeye Çalışır İnsanoğlu....


Çoğu insan ilgisizliğin, geçim sıkıntısının, gelecek endişesinin, işsiz kalma korkusunun yarattığı güvensizlik, karamsarlık ve umutsuzluk içinde yaşamını sürdürüyor. Bu nedenle insanlararası ilişkide kaygıdan, kızgınlıktan, öfkeden kaynaklanan iletilerle bağlantı kuruluyor. Bu durum bir yandan bireyin ve toplumun ruh sağlığını bozuyor, öte yandan kavram kargaşasına, çatışmalara, sürtüşmelere, kavgalara yol açıyor. Bu da toplumun dengesini, düzenini olumsuz biçimde etkiliyor.

Ruhsal yaşantının aynası başkalarıdır. İnsan başkalarına bakarak kendini görür, anlar . Davranışının, tutumunun başkaları üzerindeki etkisini yorumlayarak kendini tanır. Hep aynı görüntüyü veren aynaya bakılırsa ya da istenilen görüntüyü veren aynalar seçilirse, gerçek görüntü bulunamaz. İnsan, neşesini, sevincini, umudunu, kendisini, anlayacak, anlatacak, tanıyacak, tanıtacak insanlara gerek duyar.

Ben nerede durduğumu ve ne yazdığımı gayet iyi biliyorum. Satır aralarındaki detaylara takılmak yerine, yazılanların amacını anlamak daha doğru değil mi?

Her hangi bir gruba, bir fikre ya da bir insana ne sempatim vardır ne de antipatim... İnandığım şeyi savunurum, gördüğümü söylerim, düşündüğümü yazarım. Yazdıklarımdan dolayı beni illa ki bir gruba, görüşe ya da kişiye bağlayarak hiç bir yere varamazsınız...

Benden söylemesi... Yine de siz bilirsiniz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder