14 Mart 2011 Pazartesi

Dünyada olmayan basın özgürlüğü, biz de neden olsun ki?

Doğan görünümlü Şahin gibi, Özgür görünümlü Yasakçılarız! Önce bunu kabullenmek gerek!

"Özgür" olan bir şeyden söz ederken onun hangi şeyden özgür olduğunu
belirtmezsek söylediklerimizin taşıdığı anlam belirsizleşir. "Özgür" olan
şey veya kişi bir dış zorlamayla karşı karşıya değildir. Ne demek
istediğimize kesinlik kazandırmak için de bu dış zorlamanın ne
türden olduğunu belirtmemiz gerekir. O halde düşünce, çoğu zaman var
olan birtakım dış yönlendirici etkenlerden bağımsız ise “özgür” olur.

Bazı fikirleri benimsemek veya onlara karşı olmak; ya da bazı konularda bir şeye inandığımızı veya inanmadığımızı dile getirmek ceza yaptırımlarına yol açıyorsa düşünce "özgür" değildir. Bu ilkel tür özgürlük bile bugün çok az ülkede vardır. İngiltere'de, küfür yasalarına göre, Hıristiyan dinine inançsızlığı dile getirmek yasalara aykırıdır -her ne kadar uygulamada varlıklı kişiler için bu yasa işletilmese de... İsa'nın pasif direniş konusundaki öğütlerini öğretmek de yasalara
aykırıdır. O halde, bir kimse eğer suçlu durumuna düşmek istemiyorsa, İsa'nın
öğretilerine inandığını kabul etmeli, ama bu öğretilerin ne olduğunu
söylemekten kaçınmalıdır.

Amerika'da hiç kimse anarşiye ve poligamiye karşı olduğunu kesin biçimde
beyan etmeden ülkeye giremez; girdikten sonra, komünizme inanmaktan
da vazgeçmesi gerekir. Japonya'da Mikado'nun tanrısallığına inanmamak yasaya
aykırıdır. Görülüyor ki dünya çevresinde yapılacak yolculuk tehlikeli bir
yolculuktur. Bir Müslüman, bir Tolstoy yanlısı, bir Bolşevik veya bir
Hıristiyan bir yerde suçlu durumuna düşmeden veya önemli gerçekler
saydığı şeyler hakkında dilini tutmadan böyle bir yolculuk yapamaz. Doğaldır
ki bu kural yalnızca güverte yolcularına özgüdür; yoksa kamara yolcuları
istedikleri şeylere inanabilirler; yeter ki patavatsızca saldırılarda
bulunmasınlar.

Görülüyor ki, eğer düşünce özgür olacaksa bunun ilk koşulu düşünceyi
açıklamaya karşı konmuş olan yasal cezaların kaldırılmasıdır. Her ne
kadar çoğu öyle düşünmüyorsa da, büyük ülkelerin hiç biri henüz bu düzeye
erişmemiştir. Halen kovuşturma konusu olan fikirler topluma öylesine
korkunç ve ahlaksızca geliyor ki, genel hoşgörü ilkesinin onlar için geçerli
olması düşünülemez.

Bütün bunlara karşın çağdaş dünyada yasal cezalar düşünce özgürlüğüne
engel olan şeylerin en önemsizidir. İki büyük engel ekonomik cezalar ve
kanıtların çarpıtılmasıdır. Eğer bir fikrin açıklanması insanın geçimini
kazanmasını olanaksız kılıyorsa düşüncenin özgür olmadığı açıktır. Eğer bir
tartışmada taraflardan birinin bütün argümanları sürekli olarak olabildiğince
çekici gösteriliyor, karşı tarafta olanlarınki ise ancak büyük çabalarla
ortaya konabiliyorsa, yine düşüncenin özgür olmadığı açıktır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder