Bu sabah, insanlığımdan utanarak ve üzülerek bir haberi okudum. Malumunuz Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’in 14 yaşındaki bir kızı taciz etmesiyle tutuklanması 2.5 yıl önce gündeme bomba gibi düşmüştü. Dün tahliye edilen yazar, gazetecilere “Allah’a şükürler olsun. Beni bundan sonra gazete ve televizyonlarda bol bol izlersiniz. Allah’a ısmarladık. Gözlerinizden öpüyorum” dedi ve bir anda facebook, internet haber siteleri, forumlar ve twiter bu konuyu tartışmaya açtı ve iki gündür de bu tartışmalar devam ediyor.
Maalesef ki tüm bu çabalar için çok geç! Bizim ülkemizde Hüseyin “Üzmez” ama adalet “Üzer”!
Gelelim benim üzüntüme… Avusturyalı vekil Mölzer, AB Komisyonu’nun yanıtlaması istemiyle Avrupa Parlamentosu Başkanlığı’na verdiği yazılı soru önergesine “Türk tecavüz yayınları” başlığını attı. Mölzer önergesinde, “Türkiye’de televizyon izleyicilerinin üçte biri ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ adlı tecavüz dizisini takip ediyor. Türk TV yayıncıları gece gündüz erkekler tarafından dövülen, yatağa bağlanan ya da tecavüz edilen şiddet sahnelerini yayınlıyor. Bu programlar sadece şaşılacak derecede yüksek izlenilirlik rakamlarına ulaşmıyor, reklamcılar da bu bağımlılıktan örneğin Fatmagül temalı iç çamaşırlarıyla yararlanıyor. Günümüzde uydular sayesinde (Türksat 3A ve Eutelsat W3A) kanallar dünyada alınabiliyor. ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ bu nedenle Avrupa’daki hane halkları tarafından da izlenebiliyor” demiş.
Avrupa’nın tokadı bu sefer gerçekten ağır oldu! Bizim koltuk sevdalılarının, iş bilenlerin yapması gerekeni Mölzer’in yapması Türk insanı için unutulmaması gereken bir derstir.
Ne acı ki, ben dünyanın öteki ucundaki bir parlamentere buradan teşekkür etmek zorunda kaldığım bir ülkede yaşıyorum. Türk kadının çığlığını burnumuzun dibindekiler duymuyor ama kilometrelerce ötedeki bir bürokrat bu konuyu gündemine alıyor!
Avusturyalı vekil soru önergesinin devamına da, “Boyun eğen kadın imajı toplumda yaygın. Bir kadına tecavüz edilmişse, kadının provoke ettiği varsayılıyor. Mardin’li genç bir kız, 12 yaşında 27 kişilik bir erkek grubunun tecavüzüne uğramışsa mahkemeler acımıyor. Sanıklar mahkeme öncesi bir gün bile hapiste tutulmadı ve küçük cezalar aldılar” cümlesini ekliyor.
Mölzer’e Mektup
Sayın vekil,
Siz çok önemli konulara değinmişsiniz ama Türkiye’de işler sizin istediğiniz şekilde yürümez. Bizler Osmanlı’dan bu yana “ataerkil” bir toplum oluşumuzla övünen, kadını, çocuğu, eşekleri hatta su damacanasını bile cinsel obje olarak kullanan ve buna “erkektir, nefsi vardır, bu erkeklik göstergesidir” savunmasıyla yaklaşan bir toplumun kadınlarıyız.
Bizim böyle bir olay başımıza geldiğinde söz söyleme hakkımız yoktur, bizim giyinişimiz, duruşumuz, konuşmamız hatta gülüşümüz bile “tahrik unsuru” olarak algılanır. Ülkemizin profesörü bile mikrofon uzatılınca, “dekolte kıyafetleri” tahrik edici unsur kabul eder.
Bizim toplumumuz kadını “insan” olarak görmeyi bırakalı olmuştur bir 300 yıl!
Atasözlerimiz bile bu konulara ışık tutar! Birkaçını paylaşayım sizinle…
-Dişi köpek kuyruk sallamazsa erkek köpek peşine takılmaz
- Kadının saçı uzun olur aklı kısa.
-Beslemeden kadın olmaz, gül ağacından odun.
-Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olamaz.
-Kadının bir aklı, erkeğin dokuz aklı vardır.
-Avrattan vefa, zehirden şifa olmaz
-Avradın kazdığı kuyudan su çıkmaz
Kısacası bizler “at, avrat, silah” denen bir üçlemede, çığlıkları satır aralarında kalmış bir ülkenin kadınlarıyız! Bizim ülkemiz ciddi konuları konuşmayı sevmez, okumaktan hoşlanmaz, düşünmeyi bırakalı ise 30 sene olmuştur. Bizim ülkemizin adı, google istatistiklerinde en çok çocuk pornosu aratan ülkelerin arasına girdi bir zamanlar! Bizleri genleri bir ara “balık” genleriyle karışmış, hafızalarımız da balık hafızasına dönüştü! Bizim ülkemizde bir belediye başkanı “yollar tuzlu, yalayın” derken, başbakan “şiddet abartılıyor” der, adalet sadece “üzer”!
Sayın Mölzer, bu “insani” girişiminiz ve duyarlılığınız için size bir “kadın” olarak müteşekkirim ama kendinizi boşuna yormayın. Biz ‘Muz Cumhuriyeti’nde yaşamaya alıştırıldık! Bizim ülkemizde “adalet” kelimesi sadece parti isimlerinde geçer…
Saygılarımla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder