2 Nisan 2011 Cumartesi

kılıç yaraları...


Kimsenin kollarında yığılıp can vermek istemiyoruz...
Aşktan bunca korkmamızın sebebi bu yüzden... Çünkü zaten, her yanımız kılıç yaralarıyla dolu...
Ama bir şekilde kapanmış, kabuk bağlanmış yaralar onlar...
Nasıl yapmışsak yapmışız üstesinden gelmişiz... Ama biri, kabuk tutmuş yaraları okşamaya başladığında, cırt diye açılıveriyor ve oluk oluk kanama başlıyor yeniden... Birine teslim olduğumuzda, anlatmaya başladığımızda, içimizi döktüğümüzde bedenimiz ve ruhumuz kan içinde kalıveriyor...
O yüzden değil mi içimizi tutmamız?...
Birisine teslim olmaktan korkmamız?... Ortalıkta tedirgin ve gergin dolanmamız?...
“Anlatsam mı, anlatmasam mı” kararsızlığımız, “Bu sevgi beni acıtır mı” kuşkularımız... Her zaman seni üzecek birileri olacaktır... Yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek...
...Ve kime iki defa güveneceğini iyi seçmek...

Belki bilmiyorsundur...


Belki bilmiyorsundur;
Benim gökyüzümsün
Benim en sevdiğim tepesin
Benim fırtınada sığındığım limansın
Benim en değerli hediyemsin
Benim en duygusal anımsın
Benim en yakın arkadaşımsın
Benim ilham kaynağımsın
Benim parıldayan ışığımsın
Benim gecem, gündüzümsün
Benim yüreğimin ilacısın, ağrı kesicimsin
Benim bahar ateşimsin
Benim nadir bulunan mücevherimsin
Benim hayatımı hayat yapansın
Benim moralimi düzeltensin
Benim en büyük şansımsın, enerjimsin
Benim iştah açıcımsın
Benim sabah güneşimsin
Benim kalbimin bekçisisin
Benim tebessümlerimin kaynağısın
Benim yanan ateşimsin
Benim en büyük arzumsun
Benim rüyalarımsın
Benim herkesten önce gelenimsin
Benim güvencemsin, sağduyumsun